Osmanlı'da ve Cumhuriyet Dönemlerinde Rüşvet

Rüşvet eski Mezopotamya uygarlığından başlayarak bütün tarihi kayıtlarda vardır.

Osmanlı'da ve Cumhuriyet'te rüşvet önemli bir konu. Rüşvet birçok medeniyetin sonunu getirmiştir. Bunu fark eden toplumlardaysa günümüzde artık rüşvet duyumları almak mümkün değil. Gelişmemiş toplumlardaysa hızını kesmeden devam ediyor.

Osmanlı tarihçisi Peçevi'nin (1574–yaklaşık 1649) bildirdiğine göre, halk arasında Şemsi Paşa'nın, "Padişaha rüşvet aldırdım ve bununla bu devletten Kızılahmetli'nin öcünü aldım." deyişi çok yaygın bir sözdür. O zamandan beri bu sözü işitmemiş kimse kalmamıştır dense yeridir. Osmanlıların 1461'de sona erdirdiği Candaroğlu Beyliği'nden Kızıl Ahmet Bey'in soyundan gelen Şemsi Paşa, "Onların bizim ocağımıza su döktükleri gibi bende onların ocağını söndürecek bir başlangıç düzenledim." diyerek, Padişah III. Murad'a 40 bin altın rüşvet verdim diye sevinmekte, "Artık rüşvet almaktan geri durmazlar ve rüşvet ile devletleri tutunamaz.'' demektedir. 

Osmanlı'da ve Dünya'da Rüşvet

İslam tarihinde rüşvet

Osmanlı'da ve Cumhuriyet'te rüşvet hikayesinin ilk başlangıcı İslam'a dayanıyor. İslam kaynaklarında İslam tarihinde ilk rüşvetin Halit bin Velid tarafından, hasmından önce halife Osman'la görüşmek için kapıcıya verdiği iki altınla başladığı söylenmektedir. İşin tuhafı Şemsi Paşa, Halit bin Velid soyundan geldiğini iddia eder.

Osmanlı'da rüşvet

Geleneksel kaynaklar, Yeniçeri Ocağı'na asker yamak ve tımar dağıtmak gibi kuralların dışına çıkmanın III. Murad'la başladığını anlatır. İltizam sisteminin başlamasıyla vergi toplama hakkının ihaleye çıkarılması ve taşradaki ihalelere toplumun nakit birikim sahibi sınıfı olan İstanbul'daki büyük devlet ricalinin girerek, ihale alımının toplanacak vergi üstünden rantiyecilik, faizcilik ve komisyonculuğa dönüşmesi, Osmanlı tarihinde birçok rüşvet öyküsü çıkmasının kaynaklarından birisi olmuştur. Daha yakın dönemde Cevdet Paşa (1823-1895) 6. Tezkire'sinde Reşid Paşa dönemi için rahatlıkla, "Bu devrin ricalı güzel ömür geçirdiler, hoş geçindiler ve pek çok irad ve akar edindiler. Haklarını inkar etmeyelim. Dolab'ı Devlet'i güzelce idare ettiler. Fakat töhmet altında kaldılar ve suçlandılar." demektedir.

Dünya ve Cumhuriyet

Osmanlı'da ve cumhuriyet'te rüşvet

Rüşvet eski Mezopotamya uygarlığından başlayarak bütün tarihi kayıtlarda vardır. Antik Yunan devlet adamı ve en büyük hatiplerden kabul edilen Demosthenes (İÖ 384-322) rüşvete karşı birçok söylev bırakmış ve kendisi de rüşvetten mahkum olmuştur. Venedik'te resmi görevler, Osmanlı usulü satışa çıkarılmaktadır. 17. yüzyılda özellikle İrlanda'da rüşvet şikayetleri çok yaygınlaşmıştır. Avrupa'da rüşvet olaylarının 18. yüzyıldan itibaren azaldığı anlaşılmaktadır.

Batı kaynaklarında Doğu'nun rüşvet ve bahşişle birlikte anılması, farklı devlet anlayışından kaynaklanmaktadır. Devlet kuşunun başlarına konduğu devletliler, bu sorumluluğun gereklerini yerine getirmeye çalışırken, bu talihten yararlanacak, hizmet külfet dengesini kuracaklardır. İşlerin yürümesi için kadroların dağıtılmasında kendilerine yakın adamların göreve getirilmesi, küçük kuşların da yakınların başına kondurulması doğaldır. Taşrada toplayabildiği vergilerle kapı halkı besleyen bir paşa böylelikle en çok yandaşa sahip olarak devlet sistemi içinde gücünü artıracağı için, toplumsal olarak da daha geniş taban sahibi olacaktır.

Yukarıdan aşağıya himaye ve aşağıdan yukarıya sadakat bağı ile işleyen sistemin her aşamasında yapılacak işin bedeli başvuru sahibinden alınacaktır. Örneğin, Osmanlı kadısı maaşını mahkeme harçlarından, yani gördüğü davanın taraflarından alır. Üniversite profesörlerimiz, henüz profesör olmayanlardan daha fazla sayıda ders verme, dolayısıyla ders ücreti alma hakkına sahiptirler ve kendi yerlerine derslere asistanlarını sokarak bu parayı alırlar. İş sahibi olma konusunda hemşeri sömürüsü vardır ve bunun dayanışması ABD'ye kadar uzanmıştır; New York'un bir yakasında benzinciler Yağlıderelilerin eline geçmişti.

Devlet merkezi yapısını kuvvetlendirmeye ve aynı dönemde kamu hizmetlerini yükümlenerek taşraya yaymaya çalışması bu sisteme yeni olanaklar sağlamıştır. Osmanlı yönetiminden Cumhuriyet'e geçildiğinde, demokrasi bu sistemde, kendi hemşerisi adına "devlet" katında temsilcilik yapmak, dağıtılacak kaynakların, yatırımların ve iş olanaklarının yönlendirilmesine aracılık etmiştir. Parti delege sistemi de, bu örgütlenmenin tavandan tabana yüz yüze ilişki ağını oluşturma biçimidir. İdeolojinin tuzağına düşenler demokrasi, kalkınma vb. gibi soyut değerler adına hareket ederken, tek parti iktidarına karşı halk yığınlarının gösterdiği tepkinin bir yönü de, bu iktidarın yeterince "paylaşımcı" olma ihtiyacını duymamasıdır.

BENİM MEMURUM İŞİNİ BİLİR.

Halk bu sistemin ekonomik yönünü, "Bal tutan parmağını yalar" sözüyle özetler. Rüşvet almamak, işi yokuşa sürmek, vatandaşın işini görmemek, oluruna gitmemek demektir. Zamanında Turgut Özal'ın memur maaşlarına zam konusunda konuşurken "Benim memurum işini bilir." demesi bu konuda söylenecek son sözdür. Osmanlı'da ve Cumhuriyet'te rüşvet ile ilgili bilinmesi gerekenler bunlardı.