Yeme Bozukluğu ve Sosyal Kaygı Nedir?

yeme bozukluğu

Anoreksiya nervoza, bulimia nervoza veya aşırı yeme bozukluğu (binge-eating disorder) gibi bir yeme bozukluğunuz varsa, başkalarının önünde yemek yemeyi gerektiren durumlarda endişe duymanız veya başkalarıyla sosyal ilişkilerde vücudunuzu nasıl algıladığına dair endişelerinizin olması yaygın bir problemdir . Bazı durumlarda, bu semptomlar başka bir akıl sağlığı sorununun, özellikle de sosyal kaygı / anksiyete bozukluğunun (SAD) belirtileri olabilir.

Yeme Bozukluğu Nedir?

Yeme bozukluğu olan kişilerde genel anksiyete bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) veya obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) gibi başka bir zihinsel sağlık sorunu olabilir. Aslında, araştırmalar yeme bozukluğu olan kişilerin yaklaşık üçte ikisinin de kaygı bozukluğu olduğunu göstermektedir.

Bununla birlikte, sosyal kaygı sürekli yeme bozukluğu olan hastalarda ilk veya ikinci en sık görülen anksiyete bozukluğu olarak tespit edildi. Bazı çalışmalar, anoreksiya nervoza hastalarında sosyal kaygı bozukluğu oranının yüzde 16 ila 88 arasında olduğunu göstermiştir; bulimia nervoza hastalarında bu oran yüzde 17 ila 68 arasındadır. BED'li (aşırı yeme bozukluğu) hastalarda sosyal kaygı düzeylerini karşılaştıran bilinen bir çalışmada, sağlıklı bireylerle karşılaştırıldığında, bu bireylerde sosyal kaygı insidansının arttığı görülmektedir. Genel olarak, SAD yeme bozukluğu olan kişiler arasında kontrol gruplarına göre anlamlı derecede daha yaygındır.

Sosyal kaygı, sosyal şartların / anların korkusudur. En uç haliyle, bir hastalığın tanısal kriterlerine ulaşır. Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı (DSM-5) , bu rahatsızlığa "sosyal fobi" adı verdi.

SAD, sosyal etkileşim sırasında rahatsız hissetme ve başkaları tarafından utandırılma, reddedilme veya yargılanma korkusu içeren bir endişe rahatsızlığıdır. Bu durumlarda, SAD'li insanlar genellikle terleme, kızarma, nefes darlığı veya mide bulantısı gibi fiziksel duygular yaşarlar. Bu durumlardan kaçınabilir veya kaçmayı deneyebilirler.

Yeme Bozuklukları ve Sosyal Anksiyete Bozukluğu ilişkisi

Sosyal kaygı ve yeme bozuklukları arasındaki bağ sezgisel olarak anlaşılır; birinin başkalarına nasıl göründüğü konusundaki kaygısı, vücut ağırlığı ve şekli ile aşırı meşgul olmasına yol açabilir. Yakın tarihli bir çalışma, uyumsuz mükemmeliyetçiliğin hem sosyal kaygı hem de yeme bozukluğu belirtileri için paylaşılan bir risk faktörü olduğunu göstermiştir. Ayrıca, sosyal görünüm kaygısının, birinin kötü görüntü korkusuyla değerlendirildiğini, özellikle aşırı yeme dahil olmak üzere öngörülen yeme bozukluğu belirtileri göstermesine neden olduğu biliniyor.

Hastalıkların bazı belirtileri benzer olabilir. Yeme bozukluğu olan kişiler, başkalarının önünde yemek yeme konusunda endişe duyabilirler. Sosyal durumlarda yemek yemekten korkup kaçabilirler ve başkalarının onları ne ve nasıl yedikleri konusunda değerlendirmelerinden endişelenebilirler. Vücut şekliyle ilgili endişeler sosyal durumlarda da büyütülebilir. Örneğin, vücut büyüklüklerinin veya şekillerinin başkaları tarafından değerlendirilmesinden korkabilirler ve belirli etkileşimlerden kaçınabilir veya dikkat çekmekten kaçınmak için çeşitli şekillerde davranabilirler (örneğin, vücudunu saklamaya çalışmak).

Sosyal Anksiyete Bozukluğu ve Yeme Bozukluklarının Tedavisi

Bir kişi birden fazla rahatsızlık belirtileri yaşarsa, tedavi daha karmaşık hale gelir. Sosyal kaygıya sahip olmanın yeme bozukluğu tedavisini etkisiz hale getireceğine dair bazı kanıtlar vardır. Bu nedenle, tedavide sosyal kaygı da ele alınmalıdır.

Neyse ki, etkili tedaviler var. Hem SAD hem de yeme bozuklukları, düşünceler, duygular ve davranışlar arasındaki ilişkiyi anlamaya odaklanan bir tedavi olan bilişsel davranışçı terapi (CBT) ile başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Korktuğunuz durumlarla aşamalı olarak yüzleşmeyi içeren maruz kalma terapisi, sosyal kaygı bozukluğu için CBT'nin kritik bir unsurudur.

Araştırma, vücut görüntüsü risklerinin daha genel olarak etkisini desteklemektedir ve bu risklerin bir kısmının, hastalara sosyal ortamlarda kendi bedenleriyle ilgili kaygıları tolere etmeyi öğreterek dolaylı olarak birinin görünüşüyle ​​(sosyal görünüm kaygısı) ilgili olumsuz değerlendirme korkusunu azaltması mümkündür. Tedavide mükemmeliyetçiliği ele almak hem sosyal kaygıyı hem de bozuk yeme semptomlarını azaltabilir.

Öneriler

Sosyal kaygı / anksiyete bozukluğuna (SAD) sahip olup olmadığınızdan bağımsız olarak, başkalarının önünde yemek yeme veya toplumda belli bir şekilde giyinme konusunda endişeleriniz varsa, tedavi maruz kalmayı kapsamalıdır. Daha az korkutucu durumlardan daha korkutucu olanlara kadar yavaşça çalışabilirsiniz. Neyse ki, yeme bozuklukları ile çalışan birçok terapist, diğer yaygın olarak ortaya çıkan koşulların tedavisine aşinadır.