Fakir toplumlar neden geniş ailelere sahip olur?

Yazar Burcu Kara
yoksul aileler neden bol çocuğa sahip olur

Her çocuk bir hediye ve sevinç kaynağıdır. Ancak dar gelirli bir aile halihazırda geçim sıkıntısı yaşarken, ebeveynler neden ailelerini genişletmeye devam eder? Gelişmekte olan ülkelerdeki ebeveynlerin çok çocuklu büyük ailelere sahip olmasının birçok sosyal, kültürel, dini ve ekonomik nedeni var. Bu nedenlerden bazıları sizi şaşırtabilir.

Yüksek çocuk ölüm oranı

Gelişmekte olan ülkelerdeki çocuk ölüm oranları çok yüksek olduğundan, ebeveynlerin kasıtlı olarak büyük aileleri olabiliyor çünkü üzücü gerçek şu ki bazen çocuklar hayatta kalamıyor. Batı Afrika ülkesi Burkina Faso'da çocukların yüzde 8,5'i beşinci yaş günlerine ulaşmadan ölmektedir; aynı istatistik Haiti'de yüzde 6,7'dir. Karşılaştırma için, Avustralya'da aynı rakam yüzde 0,4'tür.

Eğitime sınırlı erişim

Genel olarak, bir ülkenin eğitim derecesi ve kişi başına GSYH'sı ne kadar yüksek olursa, doğum oranı o kadar düşük olur. Dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Burkina Faso'da, ülkenin üçte ikisinden fazlası yetkin şekilde okuma yazma bilmiyor. Bu ülkede bir annenin ortalama çocuk sayısı beş ila altı arasındadır. Okuryazarlık oranının yüzde 99 olduğu Avustralya'da ise ortalama bir çiftin 1,77 çocuğu vardır. Örgün eğitim almış kadınların, eğitimsiz kadınlara kıyasla doğum kontrol kullanma, daha geç evlenme ve daha az çocuk sahibi olma olasılığı daha yüksek.

Eğitimin daha düşük doğum oranına bağlı olmasının birkaç nedeni var:

  1. Kızların okula katılımlarını artırmak zaman içinde doğurganlık oranlarını azaltıyor. Eğitimli bir kadının daha ileri yaşlarda evlenmesi ve daha az çocuğu olması daha muhtemeldir. Guatemala'da yapılan bir araştırmada, genç bir kadının okulda geçirdiği her bir yıl için ilk çocuğuna sahip olduğu yaşın yaklaşık 6 ila 10 ay ertelendiğini gösterdi.
  2. Kız çocukları eğitmek, kadınların sahip oldukları çocuk sayısını daha iyi yönetmelerine yardımcı olur. UNESCO, Sahra altı Afrika, Güney ve Batı Asya'daki genç kızların sadece ortaöğretim almaları halinde erişkinlikte yüzde 60 daha az oranda hamile kalacağını açıklıyor.
Yoksul ailelerde her çocuk fazladan iş gücü anlamına gelebilir.
Yoksul ailelerde her çocuk fazladan iş gücü anlamına gelebilir.

Erken evlilik ve cinsiyet rolleri

Bazı ülkelerde bir kadının yalnızca ve anne rolünü üstlenmesi beklenir. Bu da genellikle daha genç evlendikleri ve daha erken çocuk sahibi olmaya başladıkları anlamına gelir.

Gelişmekte olan ülkelerde, her üç kızdan biri 18 yaşından önce evleniyor. Evli kızlar genellikle mümkün olan en kısa sürede hamile kalma baskısı altındalar. Bu da genellikle o kız çocuğunun eğitimine son verilmesine neden oluyor. Eğitimine son verilen kızların yaşam seçimleri sınırlanır ve yoksulluk döngüsü sürmeye devam eder.

Sınırlı doğum kontrol olanağı

Gelişmekte olan ülkelerdeki tahmini 225 milyon kadın, çocuk doğurmayı ertelemek veya durdurmak istediğinde herhangi bir doğum kontrol yöntemine erişemiyor. Bu kadınların çoğu dünyanın en fakir ülkelerinde yaşamakta. Afrika'da üreme çağındaki dört kadından biri modern kontrasepsiyon (hamilelik önleme) ihtiyacını karşılayamıyor. Bu durum sınırlı bilgi, kültürel veya dini aykırılık ya da mevcut doğum kontrol hizmetlerinin kalitesinin düşük olması gibi birçok nedenden kaynaklanmakta. Zira gebelik önleme olanakları aşırı yoksulluk içindeki ailelerin bulunduğu uzak veya kırsal alanlara genellikle ulaşmaz.

Yaşlılara bakım

Bazı gelişmekte olan ülkelerde hükümet herhangi bir emekli maaşı veya sosyal güvenlik yardımı sağlamamaktadır, bu nedenle ebeveynler yaşlılıklarında kendilerine bakacak çocuklar yapma ihtiyacını hisseder. Çiftler, büyük ailelere sahip olmayı seçerek yaşlandıklarında bakılacaklarından emin olur. Örneğin, Hindistan'da, çocukların ve torunların, ihtiyaç sahibi ebeveynlerine yiyecek, konaklama ve sağlık bakımı sağlaması yasal zorunluluktur.

Ek iş gücü ihtiyacı

Dünyadaki yoksulların yüzde 70'inden fazlası kırsal alanlarda yaşıyor ve çoğu aile, tarım iş gücüne dayanarak ayakta kalabiliyor. Bu topluluklarda, ekstra iş gücü gereksinimini büyük ailelere sahip olarak karşılamak kültürel bir ihtiyaçtır. Topladıkları hasatlar ile geçinen çiftçiler fazladan işçiye ödeme yapamaz ve sadece kendilerine ve çocuklarına güvenebilir. Onlar için büyük bir aile hayatta kalmanın tek güvencesidir.

İnanç

Dini inançlar, bir ailenin doğum kontrol yöntemlerini kullanmasına engel olabilir. Örneğin, Latin Amerika'daki sosyal normlar ve dini gelenek, aile planlaması hizmetlerinin birçok aile tarafından kullanılmasını engeller. Türkiye için de benzer bir senaryo söz konusu. Sonuç olarak, uzak veya kırsal toplulukların uygun doğum kontrol ve sağlık hizmetlerine erişim seçenekleri yetersizdir.