İskandinav Yaratılış Miti ve İskandinav Tufanı

İskandinav mitolojisinde yaratılış miti, Ginnungagap adı verilen karanlık bir boşlukta başlar. Bu boşlukta, Muspelheim adı verilen sıcak bir bölge ve Niflheim adı verilen soğuk bir bölge vardır.

Yazar Burcu Kara
Baldr

Mitoloji yazı dizisine devam ediyoruz. Daha önce Mısır mitolojisini bölüm bölüm ele almıştık. Arkasından İskandinav mitolojisine giriş yaptık. Şu an İskandinav mitolojisinin yaratılış odaklı bölümünü okumaktasınız. Tüm içerikler için mitoloji kategorisini kullanabilirsiniz.

İskandinav Yaratılış Hikayesi

Sturluson, İskandinav yaratılış mitini anlatmak için kaynak olarak, onuncu yüzyıl eddik (Eddalardaki mısra düzeniyle yazılmış) şiiri Voluspa'yı kullanmıştır. Bu mite göre, yaratılış, zaten orada bulunan iki varlık (güney de Muspelheim ile kuzeyde Niflheimr) arasında meydana gelmiştir. Muspelheim'de Kara Surt ateşten kılıcıyla, yaratılabilecek bir dünyayı yok etmek üzere beklerdi. Kar ve buz diyarı Niflheimr'de, içinden on bir nehrin çıktığı bir kaynak olan Hvergelmir vardı.

Muspelheim ile Niflheimr arasında, nehirlerin, ıssız buzları kuzeyde, ıssız volkanik eriyikleri güneyde bırakarak içine aktığı boşluk Ginnungagap bulunurdu. Ginnungagap'ın ortasında, iki iklimin buluştuğu yerde, eriyen buzun kötü buz dev Ymir haline geldiği ılıman bir bölge vardı. Eriyen devin sol koltuk altından bir adamla bir kadın çıktı. Bacaklarından buz devler ailesi çıktı. Ginnungagap'ın eriyen merkezinden inek Audumla geldi. Ymir, ondan akan dört süt nehrini içti.

Buri ortaya çıkana kadar Audumla buzu yaladı. Buri'nin oğlu Bor, buz dev Bestla ile evlendi ve Bestla tanrı Odin, Vili ve Ve'yi doğurdu. Bu tanrılar, Ymir'den ve diğer buz devlerden nefret ediyorlardı onun için Ymir'i öldürdüler. Bedenini, dünyayı oluşturmak için kullandılar. Kanını gölleri, nehirleri, denizleri ve dünyayı çevreleyen geniş okyanusu oluşturmak için kullandılar. Gökyüzünü, devin kafatasından yaptılar ve dört yönü, her bir köşesine bir cüce oturtarak yerleştirdiler. Tanrılar, Muspell'in ateşinin kıvılcımlarından güneşi, ayı ve yıldızları oluşturdular.

Midgard'ın duvarlarını Ymir'in kaşlarından, bulutları da beyninden yaptılar. Düşen bir dişbudak ağacı ile karaağaçtan ilk erkek Ask ile ilk kadın Embla'yı yaratıp, Midgard'ı onlara ev olarak verdiler. Tanrılar, Ymir'in etinde sürünen kurtçuklardan cüceleri yaptılar. En sonunda kendileri için Asgard'ı oluşturdular. Bu mit, bize Marduk'un, dünyayı oluşturmak için Tiamat'ın bedenini kullandığı Babil efsanesini hatırlatmalı. Benzer mitler, Hindistan'da, Kuzey Amerika Yerlilerinde ve başka yerlerde de mevcuttur.

İskandinav Tufan Miti

İlk tanrılar, buz devi Ymir'i öldürüp, onun bedeninden dünyayı oluşturduktan sonra, Bergelmir ile karısı hariç bütün diğer buz devler onun dökülen kanında boğuldular. Bergelmir ile karısı, selden kaçmak için ağaç gövdesinden yaptıkları tekneyi kullanmışlardı. Bu tufan mitinin bazı bölümlerinin Sümerlerinki ve İbranilerinki ile benzerliği, muhtemel bir ortak kaynağı akla getirir.

İskandinav Mitolojisine Göre Gökyüzünde Savaş

Birçok Hint-Avrupa kaynaklı mitolojide olduğu gibi, İskandinav mitolojisinde de gökyüzünde iki tanrı grubu arasında savaş vardı. Keltik İrlanda'da Tuatha de Danann'a karşı Firbolg vardı. Yunanistan'da Zeus'un liderliğindeki Olimposlulara karşı eski Kronos ittifakı mevcuttu. İskandinavya'da Aesir'e karşı Vanir savaşı vardı.

Bir gün, muhtemelen gerçekte tanrıça Freyja olan Vanir Gullveig, Aesir'i ziyaret için Odin'in salonuna geldi. Servete duyduğu aşktan ve ihtirastan uzun uzadıya söz edince öfkeli Aesir onu ateşe attı. Bu üç kere gerçekleşti fakat her seferinde, gerçek bir büyücü olan Gullveig, (sonraki adıyla Heid yani Parlak), ateşten bir bütün olarak çıktı. Vanirler, Gullveig'e yapılan bu kötü davranışı duyunca Aesir'e savaş açmaya karar verdiler. Aesirler de kendilerini savaşa hazırlamışlardı ve Odin, mızrağını Vanirlerin ortasına atarak olayları başlattı. Vanirler, Asgard'ın duvarlarını yıkmak için büyülerini kullandılar, Aesirler de Vanirlerin yurdu Vanaheim'ın büyük bir kısmını yok ettiler.

Savaş, çıkmaza girdi ve taraflar bir ateşkese karar verdiler, İskandinav tarzına göre, iyi niyetlerinin garantisi olarak önemli üyelerini değiş tokuş ettiler. Njord, Freyr ve Freyja Aesir'e gittiler. Aesir de bilge tanrı Mimir ile uzun bacak tanrısı Honir'i Vanir'e gönderdi. Aesir'in onlara bir şekilde oyun yaptığını düşünen Vanir, Mimir'in kafasını kesip, Aesir'e geri gönderdi. Fakat Odin, düzenbazlık güçlerini kullanarak kafayı diriltti böylece kafa onunla konuşabildi ve Odin'in bilgelik kaynağı haline geldi. Burada, Gal mitinde Bran'ın konuşan kafasını hatırlarız. Sonunda Aesir ile Vanir birleşip, yeni Aesir'i oluşturdular.

İskandinav Mitolojisinde Düzenbazların Rolü

Bütün kültürlerin düzenbazların da birkaç ortak özellik bulunur. Şekil değiştirebilirler, ölülere ulaşabilirler, sihirli güçleri vardır ve büyü yapabilirler, her konuda çok iştahlıdırlar, ahlakdışı davranırlar ve hem yaratıcı hem de yıkcıdırlar. Mezopotamya'da Enki, Keltik Aonghus gibi düzenbaz özelliklerine sahiptir. İskandinav mitolojisinde esas düzenbaz Loki'dir fakat Herkesin Babası Odin de düzenbaz özelliklerine sahiptir. Odin, görünümünü ve cinsiyetini değiştirebilir.

Gördüğümüz gibi, Mimir'in kafasını canlandırabilir. Eski Runik yazıların sırrını öğrenip kendini dünya ağacına asarak ölüme meydan okur. Loki'nin düzenbaz özellikleri, daha kötü amaçlar için kullanılır. Nazik tanrı Baldr'ın ölümüne neden olan odur, canavar kurt Fenrir'in, korkunç tanrıça Hel'in ve dünya yılanı Jormungand'ın babası odur. Bazen tanrının zor durumlardan kurtulmasına yardım etse de, Loki o kadar tehlikeli olur ki, oğlu Fenrir gibi onun da zapt edilmesi gerekir.

Baldr'ın Ölümüyle İlgili Mit

Manzum Edda'nın 1908 baskısındaki bu resimde Odin, sekiz bacaklı atı Slepnir'e binip, Hel'e gider
Manzum Edda'nın 1908 baskısındaki bu resimde Odin, sekiz bacaklı atı Slepnir'e binip, Hel'e gider

Çoğunlukla adlandırıldığı gibi Güzel Baldr, Herkesin Babası Odin'in nazik oğluydu. Öleceğini haber veren rüyalar görünce tanrılar ona yardım etmeye çalıştılar. Annesi Frigg, dünyadaki bütün canlıları toplayıp, oğluna zarar vermeyeceklerine dair söz verdirdi. Sadece minik ökse otunu atlamıştı. Artık Baldr görünüşte emniyetteydi, tanrılar eğlenmek için ona bir şeyler atmaya başladılar. Fakat düzenbaz Loki, oyuna eğlence niyeti gütmeden girdi. Kadın görünümüne girip, Frigg'den ökse otunun sırrını öğrendi. Sonra otu koparıp Baldr'ın kardeşi Hodr'a verdi ve onu atması için kışkırttı. Hodr, kör olduğu için elini Loki yönlendirdi ve ökseotu Baldr'ın kalbine çarpıp aniden ölmesine neden oldu.

Tanrılar bu kadar harika bir arkadaşlarının ölümüne çok üzüldüler. Odin, Baldr'ın ölümünün, bütün tanrıların ölümünün ve dünyanın sonunun habercisi olduğunu idrak etti. Frigg, sevgili oğlunu diriltmek için Hel'in diyarına yolculuk edecek bir gönüllü bulmak için yalvardı. Oğullarından bir diğeri, Hermod, Hel'e gidip, orada Baldr'ı buldu. Ona, tanrının Asgard'a ancak tüm canlılar ve cansızlar ağlayarak onun yasını tuttukları takdirde dönebileceği söylendi.

Odin, bu istekten haberi olur olmaz tüm evrene ağlama emri verdi ve her şey (yani gerçekte kılık değiştirmiş Loki olan dişi dev hariç herkes ve her şey) ağladı. Dişi dev kılığındaki Loki, gözyaşı dökmek yerine aslında bir lanet olan şu sözleri söyledi: "Hel, kendinin olanları muhafaza etsin." Onun için nazik Baldr. ölüler diyarında kaldı ve dünyanın sonunun (Ragnarök) gelmesini kaçınılmaz kıldı. Fakat bir gün dünyanın dirilecegi ve Baldr'ın, Galli Kral Arthur gibi bir tür "ilk ve son kral" olarak tanrılardan bazılarına liderlik edeceği inanca doğdu. Ve Loki, Baldr'a ihanetinin bedelini ödeyecekti.

Baldr Mitinin Kaynağı

Baldr'ın, eski yılda ölüp, yeni yılın bitkileriyle birlikte canlanan Attis, Baal, Adonis ve Osiris gibi Ortadoğulu bereket tanrılarıyla başladığını öne süren bilim insanları vardır. Baldr'ın bitkisi ökseotu, çoğunlukla İskandinav, Kelt ve genel olarak Hint-Avrupa kültüründe kutsal olan meşe ağacının üzerinde bulunur. Hristiyanlık döneminde Kuzey Avrupalılar Baldr mitini, ölümünden sonra cehennemi ayıklayarak (günahsızları diğerlerinden ayırıp kurtararak) artık cehennemin azabından kurtulmuş ölülerle birlikte dönen kendi tanrılarının öyküsüne ilişkin bir kehanet olarak görürlerdi. Odin'in dünya ağacına asılması miti gibi Baldr mitinin de, Hristiyanlar tarafindan yeniden anlatılırken Hıristiyanlıktan etkilenmiş olması kesinlikle olasıdır.

Loki'nin Bağlanması Miti

Louis Huard'ın 1900 tarihli bu gravürde, düzenbaz tanrı Loki, Asgard'ın tanrıları tarafından cezalandırılır
Louis Huard'ın 1900 tarihli bu gravürde, düzenbaz tanrı Loki, Asgard'ın tanrıları tarafından cezalandırılır

Çok sevilen Baldr'in ölümündeki rolü yüzünden tanrının ne kadar kızgın olduğunu idrak eden Loki, Asgard'dan uzaklaşıp saklanması gerektiğini anlamıştı. Midgard'ın ıssız bir bölgesinde saklanan Loki'nin tanrılar tarafından bulunma korkusu, şekil değiştirme yeteneğini kullanıp, kendini somona döndürmeye karar verene kadar günden güne arttı.

Fakat Asgard'daki Herkesin Babası konumunda olan Odin her şeyi görebiliyordu, bir grup tanrıyı, kaçağı yakalamaya yolladı. Tanrılar, Loki-somonu bu amaçla yaptıkları ağla yakalamak için birçok girişimde bulundular fakat sonunda ağın üzerinden akıntıya karşı yüzmekte olan balığı Thor yakaladı. Tanrılar düzenbazı kendi oğlunun iç organlarıyla üç kaya parçasına bağlayıp, yüzüne de bir yılan oturttular, böylece yılanın zehri, dünyanın sonuna kadar düzenbazın yüzüne damlayacaktı.

Fenrir'in Bağlanması Miti

Fenrir, kötü kalpli Loki ile dişi dev Angrboda'nın çocuğu olarak doğan ürkütücü ve tehlikeli kurttu. Kurdun kardeşleri dünya yılanı Jormungand ve Hel'in (Cehennem) korkunç sahibesi Hel idi. Fenrir, tanrıların gözlerinin üzerinde olabildiği Asgard'da yaşardı fakat onu beslemeye sadece Tyr cesaret ederdi. Kurt, eti, kemikleri ve her şeyi büyük parçalar halinde yutardı.

Sonunda tanrılar, Fenrir'in Asgard'dan uzaklaştırılmasına karar verdiler. Onu uzaklaştırmak için bağlamak zorundalardı. Tanrılar bu işi, Fenrir'in kendini beğenmişliğine hitap edecek bir yarışma düzenlermiş gibi yaparak gizlice halletmeleri gerektiğini anladılar. Bu şekilde, akıl edebildikleri her tür bağı koparması için ona meydan okudular. Canavar, ilk iki bağı zorluk çekmeden kopardı. Oysa tanrılar, sihirli güçleri olan bir ip yapmaları için cüceleri görevlendirmişlerdi.

Cüceler bu ipi bir kedinin yürürken çıkardığı sesten, bir kadının sakalından, bir balığın nefesinden, bir kuşun tükürüğünden ve diğer olasılık dışı unsurlardan yapmışlardı. Fenrir, ancak tanrılardan biri iyi niyet göstergesi olarak bir kolunu onun ağzına soktuğu takdirde bu iplerle bağlanmaya razı oldu; Tyr, aslında kendini feda etmek gibi asil bir davranış göstererek bunu kabul etti. Fenrir, cücelerin iplerini koparmak için uğraşıp, başaramayınca Tyr'in kolunu ısırdı. Tanrılar kurdun çenelerinin arasına kılıç soktular. Fakat Fenrir ile babası Loki, dünyanın sonunda Ragnarök olaylarında bile tanrılara karşı gelmeye devam ettiler.

Odin'in Asılması ve Ragnarök


Odin'in Yggdrasill'e Asılması Miti

Odin'in garip kurban miti, bazen Hristiyanlığın hikâyesiyle alakalı bulunan bir İskandinav mitidir. Bu mitin kaynağı, Eski Edda'nın Havamal adlı bölümüdür. Herkesin Babası ve baş savaşçı tanrı olmasına rağmen Odin düzenbazlık ve şamanlık güçlerine de sahiptir ve bazılarını ancak ölülerin anlayabildiği gizemli Runik yazılardan en büyük sırları öğrenmiştir. İşte bu nedenle Odin ölülerin bildiklerini öğrenmek için kendini Yggdrasil ağacına asarak kurban eder. Odin'in bilgelik arayışı, Yggdrasill'in dibindeki konuşan kafa Mimir'e kulak verince ona bir göze mal olmuştur.

Asılma mitinde Odin, kelimenin tam anlamıyla "Korkunç kişi" (Ygg) olarak atına (drasill) biner. Yggdrasill, yani "Odin'in Atı", normal bir kelimenin, yani burada, "asılma tahtasının" yerine geçen bir işaret veya birleşik bir kelimedir. Asılmalar, Odin kültünün önemli bir özelliğidir. Odin, "rüzgâra açık ağaçta" dokuz gün ve gece boyunca asılı kalmıştır. Bir mızrakla deşilmiş ve Asgard'daki saltanatına ve dünyaya dönmeden önce ölülerin runik gizemlerini (yaşamın ve ölümün gizemlerini) öğrenmek için kendini ölüme bırakmıştır. Odin'in asılma miti, bize sadece Hristiyanların ölüm, diriliş ve Cehennemin Ayıklanması öyküsünü hatırlatmakla kalmaz, çok daha önceki Mezopotamyalı İnanna'nın, kız kardeşi Ereşkigal'de vücut bulan gizemleri öğrenmek için Yeraltı Dünyası'na inişini de anımsatır.

Dünyanın Sonuna İlişkin İskandinav Miti

Snorri Nesir Edda adlı eserinde anlatısını Manzum Edda'nın Voluspa'sının ikinci bölümüne dayandırarak kıyametin, yani Ragnarök'ün ("Tanrıların Sonu") öyküsünü anlatır. Mite göre, ölü bir kâhine Odin dünyanın yaratılışını anlatmakla kalmamış, nasıl sona ereceğini de anlatmıştır:

İnsanların diyarı Midgard'da savaşlar olacak demiştir. Aile bireyleri birbirleriyle kavga edecekler. Toplumsal doku bozulacak; ensest uç noktaya ulaşacak. Üç yıl süren bir kıştan sonra kurt Skoll, güneşi tüketecek ve kardeşi Hati ayı yok edecek. Fenrir ile Loki kaçıp, kargaşaya sebep olacaklar. Yıkıcı depremler olacak. Asgard'ın altın horozu Gullinkambi, Aesir'i uyandıracak ve dünya ağacı titreyecek. Loki'nin berbat oğlu, dünya yılanı Jormungand'ın azdırdığı denizler kıyılara akacak. Loki, Hel'den gelen ölüler gemisine kılavuzluk edecek ve devler bir ordu kuracaklar. Fenrir, Asgard ile Midgard'ı parçalayacak ve Jormungand tüm yaratılışı zehirleyecek.

Surt'un güneşin yerini alacak olan alevli kılıcıyla yönettiği ateş şeytanları, Gökkuşağı Köprüsü'nü yıkarak Bilfrost'u geçecekler. Aesir'in bütün düşmanları toplanacak ve Heimdall'ın güçlü borusunun çağırdığı tanrılar, onlara karşı Valhalla'dan yürüyecekler. Odin, kılıcı Gungnir'i savurup, Fenrir'e meydan okuyacak ve Thor Jormungand'a saldırıp onu öldürecek fakat o da yılanın zehriyle ölecek. Freyr'i, Surt öldürecek. Tyr ve Köpek Garm, Loki ile Heimdall gibi, birbirlerini öldürecekler. Berbat Fenrir, Herkesin Babası Odin'i yutacak fakat Odin'in oğlu Vidar, kurdun çenesini kırarak intikam alacak. Sonunda Surt, bütün evreni ateşe verecek ve her şey ölecek.

Fakat antik Hindistan'da çağlar geçince Ragnarök'ten yeni bir dünya doğacak. Yeni bir güneş doğacak, nazik Baldr'ın liderliğindeki tanrılar Asgard'a dönecekler. Lif ve Lifthrasir isimli iki insan, Yggdrasill'e saklanıp, Surt'un yangınından kaçtıkları için yeni bir insan ırkı da doğacak.