Teknoloji dilimizi nasıl evrimleştiriyor?

Yazar Ali Artur

Konuşma dili zamanla beraber büyür ve genişler. Her yeni büyüme ve genişlemede çağa adapte olur ve kendisini günceller; sürekli olarak kullandığınız ve kendini güncelleyen bir yazılım programı gibi. Medeni toplumlar zamanı daha verimli kullanmak adına konuşma dillerini optimize ediyorlar ve bunu yaparken hitap güçlerini daha etkili hale getiriyorlar. Peki bilgiye en hızlı ulaşma arzusuyla dolu olduğumuz bu zamanda konuşma dili teknolojiye paralel olarak nasıl evrimleşiyor? Bu makalemizde size gelişen teknolojinin dili nasıl evrimleştirdiğinden bahsedeceğiz.

Teknolojinin dilin değişimine etkisi

Teknoloji ile iç içe girmiş bir yaşam döngüsünün tam ortasındayız. Bu karmaşık döngüde, teknolojinin hızlı gelişimi ile doğru orantılı olarak konuşma dilimiz de gelişiyor ve çeşitleniyor. Karmaşık olduğu kadar verimli bir kullanıma sahip olan, iş hayatımızda ve günlük hayatımızda yer edinmiş bu teknolojileri tanımlamak için yeni kelimeler ve ifadeler bulmamız gerekiyor.

Teknolojinin en verimli kullanım hali, bizi bilgiye en hızlı ulaştıran halidir. Kullandığımız cihazların sağladığı bu hızlı ve verimli bilgi transferi günlük hayatımızda zamanı daha verimli kullanmamıza yardımcı oluyor. Bu noktada bilgiye en hızla şekilde ulaşma ve arayışı en hızlı şekilde sonuçlandırma arzusu bizim konuşma dilimize ve hız eşiğimize de yansıdı.

Sosyologlar, teknoloji akımı ile beraber insanların bilgi edinme ve sonuçlandırma sabır eşiğinin giderek azaldığını ve bunun konuşma dilimize yansıdığını düşünüyor. Yani, karşımızdaki kişiye 15 ila 20 kelime ile ifade edebileceğimiz bir anlatımı, hitap ve bilgi akışını bozmadan daha az kelime ile ifade ettiğimiz bir döneme girdik. Çünkü artık teknolojide olduğu gibi, karmaşık fikirleri ve bilgileri en verimli şekilde ele almak için konuşma dilimizi optimize etmek zorunda hissediyoruz.

Teknik kelime ve argo kullanımı artıyor

Birçok uzman şu anda günlük hayatta kullandığımız teknik kelime ve argo miktarının geçmiş zamanlara göre daha hızlı arttığına inanıyor. Dünya nüfusunun kabaca yarısının internete erişim sağlamasıyla, insanların birbirleri ile etkileşim seviyelerinde büyük artışlar görüyoruz. Fikirler, kelimeler ve deyimler şaşırtıcı bir hızla üretiliyor ve dağıtılıyor. Daha önceleri, bir dilin içerisinde yapılan güncellemelerin halka yayılması yıllar sürüyordu.

Artık teknolojinin ekonomi üzerindeki etkisi ve sosyal medya kullanımı sayesinde teknik jargonlar günlük kullanıma son derece hızlı bir şekilde adapte oluyor. Kökleri 19. yüzyıla dayanan Merriam-Webster sözlüğü bugün sözcükleri arasına botnet, net tarafsızlığı, geriye uyumluluk gibi teknik terimler ekliyor. Bu kelimeler doğrudan teknolojiden ve internetten doğdular.

Kendi dilimizden yola çıkarak örnek verecek olursak: Linklemek, selfie çekmek, click bait yapmak… gibi kelimeleri görüyoruz. Bunlar sözlüğümüzde olmasa da bir gün elbet olacaklar. Bu kelimeler o teknolojinin ait olduğu ülkeden çıkarak tüm dünyaya yayıldı ve bizim dilimize de girdi.

Konumuzun çıkış noktasını ele aldığımızda, bir teknolojiden kaynaklı olarak konuşma dilimize giren kelimelerin dev teknoloji firmaları tarafından belirlendiğini söyleyebiliriz. Bir pazarlama stratejisi olarak, firmalar yeni bir ürünü ya da platformu kullanıma açmadan önce, sunduğu teknolojik önemi kadar "kullanım ismine" de önem veriyorlar. Bu yeni isim global dillere ne kadar çok adapte olur ve konuşma dili içerisindeki kullanımı o kadar artarsa o yeni ürünün ya da platformun kullanımı ve bilinirliği o kadar yükseliyor: Google'lamak, Skype'lamak, Photoshop'lamak ya da Uber'lemek gibi.

Sözlükler de teknolojiye uyum sağlıyor

Oxford Sözlüğü'nün son basılı versiyonunda yaklaşık 220.000 kelime var. Ancak büyük uluslararası sözlükler artık basılı olmak yerine online olmayı seçiyor. İnternetteki sürümleri çok daha büyük ve her geçen gün gelişiyor. Geliştikleri nokta ise internette sürekli ortaya çıkan yeni terimleri tanımlamak ve bünyelerine almak. Birçok sözlük editörü bu amaçla interneti dolaşıyor ve insanlardan sözcük önerisi almak için telefon aramaları yapıyor. Sözcükler önceleri bir kelimenin kökeni ve dilbilgisel uygunluğunu sınardı. Teknoloji sayesinde bu artık neredeyse önemli değil.

Telefonsuz yaşama korkusunu ifade eden "nomofobi" sözcüğü teknoloji ve internetten türedi.

İnternet deyişleri dilleri hiç olmadığı kadar etkiliyor

İnternet kültürüne ait olan ve "meme" olarak bilinen mimler dilleri yoğun şekilde etkiliyor. İnternette sıkça kullanılan ifade ve cümleler TMI (çok fazla bilgi), FOMO (elden kaçırma korkusu) ve TIL (bugün ben öğrendim ki) gibi kısaltmalar haline getiriliyor. Merriam-Webster gibi asırlık sözlükler dahi artık bu kısaltmaları kitaplarına ve yayınlarına ekliyorlar.

İnsanlar gelecekte ortak bir dile mi sahip olacak?

Dil yaşayan bir varlık gibidir. Zamanla kendisini yeniler ve gelişir. Yeni bir kelime, konuşma dilimize birdenbire anlamının son hali ile girmez. Önce, anlamı zaman içinde değişir ve bu sürede algımızı ve de anlayış tarzımızı değiştirir. En sonunda da günlük hayat içerisindeki kullanıma dahil olur.

Örnek olarak çığır kelimesini ele alalım. İlk sözlük anlamı "Çığın kar üzerinde açtığı iz"dir. Günümüzde ise genel olarak "yeni bir biçim" anlamı ile kullanıyoruz. Yine bir zamanlar hakaret olarak kullanılan "inek (öğrenci)" kelimesi olan nerd, Silikon Vadisi'ndeki Bill Gates ve Steve Jobs gibi adamların başarıları sayesinde şimdilerde bir övgü sözcüğü halini aldı.

Yani kelimenin asıl anlamından ziyade o kelimeyi hangi anlamda kullanmayı kabul ettiğimiz ve pekiştirdiğimiz önemli. İşte tam da bu noktada yakın bir gelecekte bizi ortak bir dilin beklediği teorisi desteklenmiş oluyor. Bu dilin adı "teknoloji dili".

İlk ortak dil "emojiler"

Günümüz emojilere esin olan Japon emoji dili

Teknoloji dilinin ilk ve en masum örneği "emoji dili"dir. Japonca'dan modernize edilip günlük hayatımıza giren emojiler, dünya tarihinde ilk kez Slovakya'­da 1965 yılında kullanıldı. Jan Ladislaides adında bir diplomat dava konusu olan bir yazısında gülen yüz emojisi kullanmıştı.

Eski mısır yazıtlarında kullanılan hiyerogliflerin, ilk emojiler olarak kabul edildiği varsayımı yanlıştır. Mısır yazıtlarında kullanılan görseller bir sesi ya da nesneyi ifade ediyordu yani anlam ya da duygu içermiyordu. 1990 yılında Shigetaka kurita tarafından bir yazılım programı olarak geliştirilen emojiler o tarihten bu zamana sosyal içerikli tüm uygulamalarda kullanıldılar.

Jan Ladislaides'in dava konusu olan emojili yazısı, 1965

Dil, her şeyden önce düşünceyi güçlendirme ve geliştirmede inanılmaz derecede etkilidir ve son derece gelişmiş bir teknolojidir. Düşünceleri sembollere yansıtarak onları yoğunlaştırır ve resmileştiririz. Ancak daha zengin anlatımlar sunmak için düşünceleri daima tren vagonları gibi birbiri ardına eklememize ve daha fazlasını aklımızda tutmamıza gerek yok. Şu anki zaman bize uzun kelimeleri daha kısa cümleler ile ifade etme şansı sunuyor. Ve belki de yakın gelecekte Mısır yazıtları ile emoji dilinin bir karışımı olan yazılı ve sözlü ortak bir dil bizleri bekliyor olacak.